Hastalık Nedir?

Hastalık Nedir?

 “Hastalık, bir ya da daha fazla organın, ruhun ya da tüm organizmanın fonksiyon (işlev) bozukluğuna bağlı olarak azalan bir verimliliktir (güç kaybı). Bu bozukluklar sırasıyla hücre ve dokulardaki yapısal değişikliklerden kaynaklanır.”

“Sayrılıkları (hastalıkları) inceleyen bilim dalı patolojidir. Hastalıkların sistematik sınıflandırmasını konu edinen bilim dalı ise nozolojidir. İnsan sayrılıkları ve bunların tedavisiyle ilgilenen daha geniş bir alanı kapsayan bilim dalı ise tıptır.”

Yukarıdaki ifadeler Almanca ve Türkçe vikipediadan alıntı. Biz önce bu tarif ışığında küçük bir fikir eksersizi yapalım:

“Hastalık, bir ya da daha fazla organın, ruhun ya da tüm organizmanın fonksiyon (işlev) bozukluğuna bağlı olarak azalan bir verimliliktir (güç kaybı).”

Bu tarife göre vücudun her organı (bağımsız çalışan veya öyle muamele gören) ayrı bir yapıdır. Bu yapıların birinde, bir kısmında veya tamamında “hastalık” diye adlandırılan bir bozukluk oluşabilir. Vücut bu bozuklukları değişik tepki şekilleriyle dışarıya yansıtır. Buna tıp dünyası tercihen “semptom” der. Aslında “semptom” bir arızanın olduğunu haber veren sinyalden başka bir şey değildir. Tıpkı arabanızın yağı azaldığında yanmaya başlayan küçük lambacık gibi. Tam da bu nokta da arabasında “yağ lambası” yanmaya başlayan sürücü ne yapar diye sormak istiyoruz? Daha doğrusu da “yağ ikaz lambasını” araca (sisteme) yerleştiren üreticinin bununla neyi hedeflediğini sormak istiyoruz. Önce adı üzerinde üretici “yağ ikaz lambası” diyerek maksadını aslında açıklamış. Bu lamba yandığında size motorun yağının azaldığını (yağ azalma arızasını) haber veriyor. Yani arıza “azalan yağ durumudur”. Bu durumu size bildiren “semptom”, yanan “yağ ikaz lambasıdır”. O zaman bu durumda yağ ikaz lambasının yanması istenen durumdur. Kendisi arıza değil, arızayı haber veren uyarı sistemidir. Bunu bilen sürücü arızayı gidermek için, aracını kenara çekecek ve motora yağ ilave edecektir. Ve arıza giderilmiştir. Arızayı haber veren “yağ ikaz lambası” da sönmüştür. Bir anlık sürücünün “yağ ikaz lambasını” arızanın kendisi olarak düşündüğünü farz edelim. Arızayı bu durumda gidermek için gözünü alan, yanmakta olan “yağ ikaz lambasını” çiğnemekte olduğu sakızı ağzından çıkarıp yapıştırıyor. Artık görünüşe göre sakızla kapatılan lamba (semptom, tıpa göre eşittir hastalık) yanmamaktadır. Arızayı giderdiği için yoluna devam eden bu sürücü aracının motorunu bozduğunda arızanın alttan alta büyüyerek devam ettiğini anlamış olacaktır ama zarar büyüktür.

Hastalık ve tıp

Şimdi yukarıdaki “yağ ikaz lambası” örneğini insan vücuduna yönelik inceleyelim. İnsan vücudunu organlara, hücre ve hücre organellerine indirgeyip hastalıklara karşı bir çözüm aramanın yanlışlığını bir kenara bırakıp örneğimize devam ediyoruz. Biz herkesin başına sıklıkla gelebilen baş ağrısını örnek alalım. Baş ağrısı aslında vücudunuzun herhangi bir yerinde veya tamamında oluşmuş olan bir arızayı haber vermektedir. İnsan vücudu gibi mükemmel bir yapıya yaratıcısı tarafından “uyarı sistemlerinin” yerleştirilmemiş olma ihtimali elbette yoktur. Ancak tıp ve ilaç sanayinin mensupları garip bir şekilde bu uyarı sistemlerini arızanın kendisi olarak (hastalık) görüyorlar ve bu uyarı sistemlerini baskılamaya yönelik yöntem ve ilaçlar geliştiriyorlar. Dolaysıyla baş ağrınızın hangi arızayı haber verdiğini, arızanın niçin oluştuğunu, arızayı gidermek için ne yapması gerektiğini araştırmadan arızayı haber veren “uyarı lambasını = baş ağrısını” size verdiği kimyevi bir ilaç ile baskılayıp sizi tedavi etmeye çalışıyorlar. Bu uygulama “yağ ikaz lambasını” sakızla kapatmış sürücüden farklı bir sonuç vermeyecektir. Motor yanacak, araç bozulacaktır. Yani siz baş ağrısından kurtuldum derken arıza büyüyecek. Bazen yeni uyarı sistemi diyabet, yüksek tansiyon, …, bazen de kanser şeklinde arızanın devam ettiğini size haber verecektir.

REKLAM

Toplumun her kesiminde sürekli artış gösteren hastalıklar, hastalıkların teşhisi ve tedavisinde sıkıntılar olduğunu gösteriyor. Devam edecek………

Hasan Yılmaz

KAYNAK: TVBOLU