Vücudun Asit – Baz Dengeleri ve Hastalıklar – 4

Devam etmekte olan bu yazı serimizde akut – kronik – dejeneratif hastalıkları anlamaya çalışıyoruz.

Vücudun Asit – Baz Dengeleri ve Hastalıklar yazı serimiz 3 de “asit-baz dengesinin diğer vücut fonksiyonlarının tamamı için bir ön şart olduğunu, asit – baz dengesinin tüm organizmadaki bütün yaşam süreçlerinin temeli, sağlık için ön şart ve hastalık durumunda çabucak iyileşebilmek için gerekli güç olduğunu” görmüştük.

Bu yazımızda vücudumuzun değişik organlarında üretilen sıvıların miktar ve pH değerlerini paylaşıp genel bir özetle sağlıklı bir hayat için vücudun asit – baz dengesinin ehemmiyetine dikkatlerinizi çekip bu yazı serimizi şimdilik noktalayacağız.

Vücudumuzun baz seven organları

Ağız tükürük bezleri, Karaciğer, Dalak, Pankreas, On iki parmak bağırsağı, İnce ve Kalın bağırsaklar.

Baz seven organlarımızın ürettikleri günlük sıvı miktarları

  • 1,5 litre tükürük
  • 2,5 litre mide özü
  • 0,5 – 1,5 litre safra
  • 0,7 litre pankreas sıvısı
  • 3 litre bağırsak salgı bezeleri sıvısı

Farklı vücut organları tarafından üretilen sıvıların pH değerleri

  • Mide özü                                                1 – 2
  • Vajinal sıvı                                             4
  • İdrar                                                        5 – 8
  • Tükürük                                                  6,3 altında değil
  • Kan                                                         7,35 – 7,45
  • Safra                                                      7,5 – 8,8
  • Sperm                                                    7,5 – 8
  • Pankreas sıvısı                                     7,5 – 8,8
  • On iki parmak bağırsak sıvısı             8
  • Rahim sıvısı                                           8 – 8,5

Bu noktada pH-Cetveline bir daha bakmada fayda var.

Vücudumuzun en mühim sıvısı olan kanın pH değerlerine baktığımızda vücudun hafif bazik (alkalin) bir yapı olduğunu ve enerjisini bu yapıdan elde ettiğini anlıyoruz.

İnsan vücudunun, ekstrem kan değerleri olan 7.3 ile 7.8 in altında veya üstünde yaşamasının mümkün olmadığını hatırlayınız.

Aynı husus rahim sıvısına baktığımızda daha netleşiyor. Ana rahminde oluşmakta olan yeni hayatın yegâne gıdası kordun üzerinden aldığı kandır ve gördüğünüz gibi kan alkalindir. Bebeğin içinde geliştiği ortam ise (rahim sıvısı) 8 – 8,5 pH değerle yüksek derecede alkalindir.

Ana rahminde ki yeni hayatın asit bir gıda ve asit bir ortamda oluşmasının imkânsız olduğu çok açıktır. Hal böyleyken yeni dünyaya gelmiş bu alkalin yapı ilk asit bombalarına değişik adlar altında kendisine enjekte edilen aşılarla maruz kalır. Şansı iyi gitmemiş de daha ilk günlerinde hastalıklar sebebiyle doktorla tanışmışsa ilaç adı altıda farklı kimyeviler ve bunlardaki asit maddelere de maruz kalacaktır. Üstüne üstlük sütüm yok, göğüslerim sarkacak diyen bir annesi varsa hazır mamalarla da eksik kalmış darbeleri yiyecek. Gelsin artık hastalıklarla dolu geçecek, ilaç ve tıp sanayine sürekli para üretecek uzun ömürlü bir müşteri, yani hasta.

Sağlığınızı sizden daha fazla takdir edecek kimse olmadığı gibi, size sizden daha fazla kıymet verecek kimsenin olmadığını bilerek yaşayınız.

Doktor, eczane ve hastane için sadece bir müşterisiniz. Sizin sağlıklı olmanız bu kişi ve kurumlar için sizi sadece değersizleştirir.

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hayat dileğiyle “Vücudun Asit – Baz Dengeleri ve Hastalıklar” yazı serimizi noktalıyoruz.

Hasan Yılmaz